Maharet çivide mi çekiçte mi? Düz bir zemine tutturmaya çalıştığımız çiviyi baş ve işaret parmağı ile tutmaya çalışan usta bir eldir eğitimci. Bir eliyle tuttuğu çekici çiviye indirirken çivinin yamulmasını veya kırılmasını tahmin edecek kadar usta olmalı. Çocuk düz bir zeminde sizin karşınıza çıkar. Algısı, beyni, hayata bakışı, zihninde uçuşan kelime sayısı ne kadar yetersiz olursa olsun çekici iyi tutan usta bir el, onu zemine düzgün çakar. Bazen ustanın yetersizliği, dalgınlığı ya da metottaki hataları bu çivileri eğip büker. Amaç düz zemine düz çiviyi çakmaksa çekicin izi çiviye muhakkak geçmeli. İşte o zaman eğitimci rol model olabilir. İşte o zaman eğitimci kendi birikimlerini öğrencisine kazandırır. Her anne ya da baba çocuğunu iyi bir yerde görmeyi umut eder. 60 ile 70 aylık yaş aralığına kadar her anne ve her baba aslında bu çocukların ilk öğretmenleridir. Okul sıralarında usta ellerden aldığı öğretimi tamamlayan ilk şey okul öncesi çocuğun ailesinden aldığı eğitimdir.
Özrü bilen , teşekkürü seven, yeryüzündeki bütün canlılara saygı duyan çocuklar için eğitim ve öğretim hep daha kolay başlar. Çünkü bu tür çocuklar kendileriyle barışıktırlar. Kendiyle barışan dünyayla barışır. Öz güveni tam olarak kendilerini ifade ederler Ve bizler onlara hep " BÜYÜMÜŞ DE KÜÇÜLMÜŞ" deriz. O zaman çevremizde görmek istediğimiz bu türdeki her öğrenci/çocuk için öncelikle bizlerin çekici iyi tutması gerekir.
Çiviyi çakarken izleyeceğimiz her türlü metodu bu en iyisi diye düşünmeyerek,
hep daha iyi bir metotla, yeni bir bakış açısıyla... Tâbi bunları yaparken her çivinin farklı olduğunu kiminin nazik kiminin kırılgan kiminin kapasitesinin düzeyini farkına vararak yapılmalı...