Sizlerin de yakından takip ettiği üzere MEB yeni bakanıyla beraber yeni bir vizyon oluşturarak yakın- orta ve uzun vadeli hedeflerini 2023 eğitim vizyonu adı altında açıkladı. Vizyon üzerinde hâlâ çalışmalar devam etmekte. Bakanlık çalışanlarının üst kademe yöneticileri ise yurdun birçok yerinde farklı etkinliklerle bu çalışmalarını okullara, idarecilere ve öğretmenlere anlatmakta. Yıllardır değişen sınav sistemleri, idarecilik şartnameleri, müfredatlar ise eğitimin içinde olan herkesi tam da isyan noktasına götürürken adeta sihirli bir imdadımıza yetişti. O elin sahibi ise sayın Ziya Selçuk.
Ziya Selçuk birikimi olan sağlam bir entelektüel. İyi bir hatip,kültürlü bir aydın... Elinde bakan kimliği ile sorunu görüp çözebilecek tüm yetkisi de var üstelik. Amaaaaa!!!!
Vizyon belgesinin açıklanmasının üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen ise birkaç adımın dışında hâlâ somut adımlar atılmış değil. Baştan beri yanlış olduğunu düşündüğüm sözleşmeli öğretmenlik meselesinde 2016 yılından bu yana atılan tek bir adım yok. Sadece sayın Cumhurbaşkanımız'ın 24 Kasım öğretmenler gününde 4+2 olan sözleşmelilik süresinin 3+1 olması yönünde müjdesi var.Kasım ayından günümüze kadar hâlâ yasalaşması beklenen bu karar tüm sözleşmeli çalışanlarda psikolojik çöküntü oluşturmuş durumda.
Vizyon belgesi içinde o kadar şeyin içinden sadece bu konuyu buraya almamın tek sebebi var: O da çalışanın iç huzuru. Bunlar olmadan, aklı ailesinde kalan bir öğretmenin veriminden bahsedemeyiz. Tüm özlük hakları farklı olan , mazeret tayin hakkı verilmeyen ( 1 kere sağlık özrü hakkının verilmesini düşünmezsek) bu kişilere bakanlığın acilen pansuman olması gereklidir.
Ankara'ya ve Meclise defalarca çıkarma yapan öğretmenlerin arkasında sendikaların ise kısmi destekleri var.
Vizyon belgesi Türk eğitim sisteminin umududur. Bu belge gelecek nesillerin dünyaya hakim güç olmasının anahtarıdır.
Ama,
amma ,
illa,
bu anahtarı yapan usta isimleri yani öğretmenleri mazeret uydurmadan mutlu etmek de sanırım bu vizyonun ilk ve en önemli hedefi olmalıdır....