12 yaşında, sevimli, akıllı ve uslu bir erkek çocuğu. Yanında annesi babası. Dişler haliyle yamuk. E tamam bir bakalım:
Ben: Emre'cim kocaman açar mısın ağzını? Aç aç, biraz daha.
Anne: Açsana oğlum! Hani bana bağırırken açıyorsun ya, öyle aç (!)
Ben: Emre’cim sol üstten dişin çekildi mi hiç?
Anne: Hayır, çekilmedi.
Ben: Emre'cim sağ alttan dişin çekildi mi?
Anne: Hayır, çekilmedi.
Ben: Yavrucum, çene filmi çekildi mi sana?
Anne: Hah, evet çekildi.
Ben: Dişlerini günde kaç kez fırçalıyorsun? Pek düzenli gibi gelmedi bana.
Anne: Ah sormayın, hiç fırçalamıyor (!)
Ben: Diş doktoruna gittin mi hiç?
Anne: ........
Niye mi tıss? Çünkü artık çocuğu adına bir cümle daha sarf etmesini istemediğim için, hemen "1 dakika, Emre cevap verse?" dedim, demek zorunda kaldım. Ve Emre’nin sesini ilk kez duydum. Fena da değilmiş, Türkçe de biliyor vallahi. Özne, yüklem, tümleç ve hatta isim tamlamaları bile; hepsi yerli yerinde. Çocuğun gözlerine fer geldi bir anda. Sanki orada değildi de, yeni geldi. Sanki cisim gibi hissediyordu da, insan olduğunu hatırladı. Asık suratı gitti, gülümsemeye başladı. Kısacası iyi hissetmeye başladı. Onu bir dinleyenle ve ne diyeceğine önem veren biriyle karşılaştı!
26 yıldır çocuğu adına cevap veren anneleri durdurmaya çalışırım. Çocuklar da yazık o kadar alışmışlar ki, tepki bile vermiyorlar. Ama hepsinde de yılgın bir teslimiyet hali olur: “Nasılsa konuşturulmayacağım.” Dırdırcı anneden, dırdırcı eşe giden yolun başında... Çünkü zaten bu çocuk, gidip annesine benzeyen bir kıza vurulur kesin. O anne de gelinini yerden yere vurur kesin (Semra Hanım Sendromu). Bak bak iş nerelere kadar dallanıp budaklanıyor. Aslında amacım boşanmaları azaltmak.
Tedaviye karar verilmesi durumunda ise, detaylara geçtiğimde, çocukların altından kalkamayacağı bir şey olmadığını özellikle söylerim. Hayati bir işlem olmadığının, güzelce bilgilendireceğimin, zaten bu işlerin “genellikle” bu yaştakilere yapıldığının altını çizerim. Ama yookk! Sanki açık kalp ameliyatı yapacakmışım gibi endişe/telaş/panik/üzüntü dolu bakışlar da hep annelerden gelir. “Off, nasıl alışacak? Hiç de dikkat etmez ki! Etraf dalga geçecek,” diyerek üzerine tüy dikeni de olur. Hâlbuki çocukta en ufak bir olumsuz bakış, bir korku ya da önyargı yoktur. Olumsuz koşullandırmanın dik âlâsına adım adım ilerler. Bu durumda da “Gereksiz endişede ilk susturulacak” liste başı annelerdir. Önce kaşla gözle, baktım olmuyor, o zaman da sözlü olarak ve kibarca bertaraf etmeye çalışırım. Zaten çocuktansa, annenin tedaviye hazırlanması daha uzun sürer. Buna “korumacılık” denmiyor. Ama o annenin bundan haberi yok, n’aapsın. Baskıcı, her şeye hâkim olmaya meraklı, dominant, aslında özgüvensiz, varoluş sancılı ve ne yazık ki saygıdan eksik annelerin çocuklarına faydadan çok zararı dokunuyor. Doğal olarak bu, benim tedavime de olumsuz yansıyor. Çocuk, tedaviye değil, annesine tepkisi yüzünden tellerine de, dişlerine de iyi bakmıyor. Bilmeden kendi kendini kazıklıyor.
Aslında ortodontik tedavinin, gelişmekte olan çocuklara ciddi katkı sağladığına inanıyorum. Çünkü kendi başına sorumluluğunu yüklenmesi için çok güzel bir fırsat. Sonucun iyi ya da kötü olmasındaki katkısına çekilen dikkat ile, bu belki de o güne kadar ona sunulmamış bir özgürlüktür aynı zamanda. Sadece benim uygulayacaklarımın tedavinin hayrına hizmet edemeyeceğini belirtip, onun da tellerine ve dişlerine özen göstererek bu sürece katılmasının yararlarını göstermeye çalışırım. Evde bu tedaviye yönelik olarak hiçbir uyarı, kontrol yapılmamasını rica ederim. Ki bu aslında ebeveynlerin işini kolaylaştırmaktır. Oh ne güzel işte, üzerlerinden bir yükü alırım. İşte başarı o zaman kaçınılmazdır.
Ağzından sözünün çıkmasına ve kendi başına sorumluluk yüklenmesine izin vermeyen annelerin çocuklarına saygı duymadığını düşünürüm. İleride tepkilerine hâkim olamayan/kadına saygısı olmayan/sorumsuz/dinlemeyen/saygısız eşler ve babalar olacağına inanırım. Bu örnekte de Emre, annesine bağıran bir çocuk haline gelmişti bile.
Devlet hasta bilgisi mi istiyor? Ben bunları vermek istiyorum. Belki bu sayede ruhen daha sağlıklı, özgüvenli, sorumluluk sahibi ve saygılı çocuklar yetişmesine katkımız olur.