ATATÜRK, Türk gençliğini çok önemsiyordu. Öyle ki en büyük eserini, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençliğine emanet etmiştir.
Milli Mücadele sırasında “Herşeye karşın muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan güç, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf gerçek vatan aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir.” diyen Ulu Önder Atatürk, zaferden sonra da ‘’Ey yükselen yeni nesil! İstikbâl sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.” diyerek Türk gençliğine büyük sorumluluk yüklemiştir. Bu nedenledir ki Türk geçliği, Ata’sını sadece anmakla kalmayıp kendilerine duyulan güveni haklı çıkaracak şekilde çalışmalıdır.
Atatürk gençliğe ‘’Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol!’’ diyerek çalışmanın, “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır, ya da bir milleti köleliğe ve yoksulluğa düşürür.’’ diyerek de eğitimin önemine vurgu yapmıştr.
‘’Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.’’ diyen Atatürk’ün Cumhuriyeti, bugün kurulduğu dönemden çok daha ileri bir ülke konumunda. Ancak özlemini duyduğumuz Türkiye için daha çok çalışmak zorundayız. İdeal Türkiye’yi yaratacak gençlik iyi ahlaklı, adaletli, haksızlıklarla mücadele eden, milli ve manevi değerlerine bağlı, tarihi ile gurur duyan bir gençliktir.
19 Mayıs ulusal egemenliğin başlangıç günüdür.19 Mayıs Atatürk’ün Samsun'a ayak basarak bağımsızlık ateşini yaktığı gündür. Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlere armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Atatürk’ün gençleri daima değerlerimize sahip çıkacak.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927