Son zamanlarda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı yoğun bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Birçok çocukta bu tanının konulmasının ardından tedavi süreci başlamaktadır. Bu süreçte sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenler, aileler ve uzmanlar birlikte hareket etmelidir. Tedavi sürecinde bir tanesinin olmaması, işbirliğini reddetmesi veya gereken desteği sağlamaması süreci olumsuz etkiler.
Peki ya çocuklar? Çocuklara tedavi sürecinde yaklaşımımız nasıl olmalıdır?
Çocuklar bu süreçte çoğunlukla etrafında olup bitenleri anlamak için çaba sarf ederler. Etraftan birçok farklı açıklama veya yorum duyup kafaları karışabilir. Neden dikkat etmiyorsun? On beş dakikada bitecek ödevi bir saat yapıyorsun. Ne kadar da dikkatsizsin. Neden ödevinle değil, etraftaki şeylerle ilgileniyorsun? Neden? Neden? Neden? Bu yaklaşım ile çocuk kendini yetersiz hisseder, bu yaklaşımı sergileyen kişilerden uzaklaşır ve ders zamanı geldiğinde tüyleri diken diken olup dersler bir işkenceye dönüşebilir. O halde biz yetişkinler öncelikle çocuklarımızdaki dikkat sorununu kabul edip empati yapıp ona yardımcı olmanın yollarını araştırmalı ve ona olan yaklaşımımıza dikkat etmeliyiz.
Tedavinin başlangıcından itibaren çocuklara olan yaklaşımımız konusunda titiz davranmalı, düşünüp planlayıp uygun bir şekilde açıklamada bulunmalıyız. Kitaplarımda, çocuklarla ve ailelerle yaptığım görüşmelerde uyguladığım önemli bir yaklaşımı paylaşmak isterim. Çocuklarla yaptığım görüşmelerde ve DAHA DİKKATLİ OLMAK İSTER MİSİN? adlı kitaplarımın önsözünde dikkatli olmak ifadesi yerine daha dikkatli olmak ifadesine yer vermekteyim. Dikkatli olmak ve daha dikkatli olmak kavramları arasındaki fark nedir? Çocuklara yaptığımız açıklamalarda neden daha dikkatli olmak kavramını kullanmalıyız? Çocuklar zaten kendilerine ait ve kendilerine göre bir dikkat kapasitesine sahiptir. Amacımız onlara dikkat becerisini baştan öğretmek değildir. Amacımız onların sahip oldukları dikkat becerisini arttırmaktır. Aileler, uzmanlar ve eğitimciler çocukların var olan dikkat becerisini arttırmak için çaba sarf etmektedir.
Çocuklarla yaptığım görüşmelerde onlara yaptığım açıklama genel olarak şu şekildedir. Senin zaten kendine ait bir dikkat becerin var. Dikkatini arttırmaya, daha dikkatli olmanın yollarını öğrenmeye ne dersin? Seninle birlikte bir ekip olup daha dikkatli olmanın yollarını birlikte öğrenebiliriz. Bu açıklamayı duyan çocukların nasıl da rahatladıklarını yüzlerindeki o masum ifadeden görebiliyorum.
Çocuklar bazen de çevrelerinden yanlış yorumlar duyup ama ben dikkatsizmişim gibi bir cevap verebiliyor. Bu durumda onun bu olumsuz düşüncesi ile çalışarak işe başlamak daha etkili oluyor. Bu noktada biz yetişkinlere çok önemli görevler düşüyor. Çocukların işbirliğini sağlayıp güvenlerini kazanmalıyız ki, onlara gerçekten yardımcı olalım. Onların sahip oldukları güzel özellikleri gözden kaçırmayıp onlarla paylaşmalıyız ki, bu zorlu süreçte onların da desteğini alalım. Yoksa çocukların işbirliği kurmadığı, istekle katılmadığı bir süreçte onlara fayda sağlamak iyice zorlaşmaktadır.
Çocuklarımız bir kukla değil ki, biz istediğimiz gibi hareket ettirelim. Çocuklarımızla işbirliği için hareket etmenin önemini unutmamalıyız ki dikkat sorunları ile baş ederken daha olumlu sonuçlar elde edebilelim.
Psikolog Zeynep HASEKİ
[email protected]
www.dahadikkatliyim.com