Ali üç yaşındadır. Annesi onu masanın başındaki sandalyesine oturtur ve yemek gelene kadar beklemesini söyler. Annesi içi yemek dolu tabakları masaya koyar. Tam o esnada Ali ekmeğe uzanır ve koparmaya çalışır. Annesi Ali’nin elinden ekmeği alır ve koparıp ona yedirir. Ali çatala uzanıp yemeğini çatalla yemeğe uğraşır. Annesi tekrar Ali’nin elindeki çatalı alıp yemeği ona yedirmeye devam eder. Yemek esnasında peçeteyle Ali’nin ağzını siler. Suyunu Ali’ye annesi içirir…
Örnekte de görüldüğü gibi, bazen anneler çocuklarının yerine birçok şeyi yapmaktadır. Anneler bu şekilde davranarak çocuklarına yardım ettiklerini, iyilik yaptıklarını düşünebilirler. Peki gerçekten iyilik mi yapıyorlar? Önce annelerin neden bu şekilde davrandıklarını ele alacağız. Daha sonra da asıl düşünmemiz gereken konu olan, çocukların bu durumda neler hissettiğini değerlendireceğiz.
Bu şekilde davranan anneler, çocukları biraz daha büyüdüğünde “Bu çocuk hiç sorumluluk almıyor. Yemeğini bile ben yediriyorum.” diye şikayet etmeye başlayabilir. Bazen de bu sorunla ilgili konunun uzmanlarına gidip yardım alabilirler. Bu durumda annenin veya ailenin çocuğa ne kadar fırsat verdiği incelenir. Daha sonra da çocuğun neden sorumluluk almadığı ve bunun için neler yapılabileceği gibi belli başlı konular paylaşılır.
Ali’nin yemek yerken üzerine veya yere dökmesi ve annenin kendisine daha fazla iş çıkmasından korkması veya Ali’nin tüm ihtiyaçlarını karşılayarak ona iyilik yaptığını düşünmesi veya onun bunları yapmak için çok küçük olduğunu düşünmesi gibi nedenler annenin Ali’ye fırsat vermesini engellemektedir.
Çocuklara bu gibi sorumlulukları vermenin yaşı her çocuğa göre değişebilir. Ancak şunu bilmeliyiz ki ne kadar küçük yaştan itibaren çocuklarımıza bu gibi konularda fırsat verirsek çocuklarımız da bir o kadar daha becerikli, kendine güvenen, kendi işini halledebilen ve sorumluluk sahibi olurlar.
Ali örneğindeki asıl soru şudur “Anne Ali’ye fırsat vermedikçe Ali kendisini nasıl hissetmekte ve davranmaktadır?” Ailesinin fazla korumacı, kollayıcı, fırsat vermeyen tavrına maruz kalan çocuklar; kendisinin yemek, içmek, giyinmek gibi konularda yeterli olmadığını hissedebilir. Bunları en iyi annesinin yapabildiğine inanırlar. Kendisinin birçok konuda başarılı olmadığını hisseder, annesinin ondan daha iyi yaptığını düşünebilir. Bir sorunla karşılaştığında bunu annesinin kendisinden daha iyi çözebileceğine inanabilirler.
Çocuklar fırsat vermeyen annelerinin bu tutumuna hemen alışabilir ve bu düzeni sürdürmek isteyebilir. Çocuk büyüdükçe anne çocuk yerine birçok şeyi yapmaya devam eder. Çocuk da bu durumdan memnun bir şekilde sorumluluk almaktan kaçınarak hayatına devam eder. Ama okul zamanı geldiğinde ve çocuk bu sorumlulukları kendi başına yapmadığında anne şikayet etmeye başlar. “Artık sen büyüdün, yemeğini kendi başına yemelisin. Bak Ömer ne güzel kendi başına yiyor.” Bu durumda Ali şaşırır, ne oldu da kendisini yediren, içiren, giydiren anne bir anda bundan vazgeçmiştir. Anne Ali’nin hemen bu duruma adapte olmasını, hemen yemeğini en iyi şekilde yiyip kendi başına tüm kıyafetlerini giymesini ister. Ali ise daha önce bunları yapmadığı için şuan zorlanabilir veya bu duruma kızıp isyan edebilir ve annesinin giydirmesinde ısrarcı olabilir. Çocuklar bu gibi sorumlulukları hemen alamazlar. Ailelerin çocuklara daha da küçük yaştan itibaren fırsat vermesi gerekir. Bu sayede çocuklar yavaş yavaş bu gibi becerileri yapmak için uğraşır ve zamanla daha başarılı olurlar. Daha çok küçük, büyüyünce öğrenir düşüncesi birçok kez çocuk ve anne arasında çatışmaya neden olabilir. Bu sebeple küçük yaştan itibaren çocuklarımıza bağımsız bir şekilde kendi işlerini başarmaları ve haklarını savunmaları için yardımcı olmalıyız ki yaşıtları ile birlikte, doğal sürecinde bu konularda kendilerini yeterli hissetsinler, yaşıtlarının gerisinde kalmasınlar ve anne- çocuk ilişkisi zedelenmekten korunsun.